Nisan ayı geldi ve İstanbul erguvan çiçeklerini beklemeye başladı...

Zenginliğin, gücün, zerafetin rengi mor aslında İstanbul’un da rengi değil midir? Boğazı çevreleyen erguvan ağaçlarının bezendiği mor – menekşe - eflatuni tonlardaki çiçekler şehrin asaletinin bir göstergesi sanki.

Asil mor, bir zamanlar bu toprakların, Bizans İmparatorluğu’nun resmi rengiydi. İmparatorluğun ‘Törenler Kitabı’nda özel durumlara yönelik bu renkteki kıyafetler ve giyiliş kuralları detaylıca belirlenmişti. “Velihatlar, erguvan rengi sarayın, erguvan rengi yatak odasında dünyaya geliyordu ve bu çocuklara erguvan içinde doğmuş anlamına gelen ‘porphyrogenitos’ unvanı veriliyordu... Yalnızca imparatorluk üyeleri erguvan rengi giysi ve ayakkabı giyebilir, mora çalan bir taş türü olan porfirden lahit içinde gömülebilirdi. Mor, soyluların gözdesi hatta imparatorluk ailesi düğünlerinin, vaftizlerinin, elçi ağırlamalarının baştacıydı...” *

Mor rengin üretilmesi zordu, o yüzden de çok pahalıydı. İlk olarak M.Ö.15.yy’da Fenike kentlerinde kumaş boyamada kullanılmaya başlayan renk, bir tür deniz salyangozunun (murex) kabuğundan elde edilmekteydi. Hem temin zorluğu hem de solmayan rengi nedeniyle lüks ama o ölçüde de popüler olmuştu. Öyle ki Yunanlılar ve sonrasında Romalılar tarafından asaletin göstergesi olarak kabul gördü. Hristiyanlıkla birlikte Avrupa’da rahiplerin özel ayin kıyafetlerinde yer aldı. Ortaçağ soylularınca zenginlik ve gücün yansıması olarak erguvan kırmızısına boyanmış giysiler tercih edildi.

Mor rengin zengin ve soylulara yönelik özel ve özerkliği 1856’ya kadar devam etti… ta ki bir kimyager sentetik formülünü şans eseri keşfedene kadar.

İngiliz ve Fransız kraliçelerinin önderliğinde, 1860’lar modasında neredeyse bir mor çılgınlığı yaşandı. Hatta o günlerin gazetelerinden biri, sokaklardaki renk düşkünlüğünü “Mor Kızamığı” olarak nitelendirmişti.

Günümüzde mor geçmişten gelen asalet duygusuyla, hem kıyafetlerimizin hem de ev dekorasyonunuzun ayrılmaz bir parçası.

Ruhumuza etkileri ise hem olumlu hem de olumsuz uçlarda ifade ediliyor.

Mor bir yandan asil, saygın, resmi ve ciddi bir duruş sergilerken, diğer yandan tutkuyu, nevrozları dışa vuruyor.

Bir yandan huzur ve meditatif  yönlerimizi, diğer yandan hüzün ve içedönüklükle birlikte depresyon ve bilinçaltı korkularını temsil ediyor.

Yine de mor her tonu ve duygusuyla cok güzel...

Dekorasyonda ve tasarım ürünlerde moru tercih ederek çarpıcılığı ve albeniyi kolaylıkla yakalayabilirsiniz. Morlu ve mor ile  uyumlu tüm ürünlerimiz için: https://atolye11trshop.com/collections/purplemania

* Tamara Talbot Rice – “Bizans’ta Günlük Yaşam”

Derleyen: Kağıt Ayyaşı

https://www.instagram.com/kagitayyasi/